İstanbul'un Fethi
İstanbul'un Fethi veya Konstantinopolis'in Düşüşü, İstanbul'un o dönemin padişahı 2. Mehmed tarafından 6 Nisan 1453 ile 29 Mayıs 1453 (53 gün) tarihleri arasında Konstantinopolis'in (Bizans'ın başkenti) Türkler tarafından ele geçirilmesidir. Bu olay sonucunda Doğu Roma İmparatorluğu yıkılmış, aynı zamanda Osmanlı Devleti imparatorluk olmuştur. Bu olay bazı tarihçiler tarafından Orta Çağı sona erdiren, aynı zamanda Yeni Çağı başlatan olaylardan biri olarak kabul edilmiştir.
İstanbul, göreceli konumu nedeniyle daha önce de defalarca kuşatılmıştır.7 ve 8. yüzyıllarda Emeviler ve Abbasiler tarafından kuşatılan İstanbul; 4. Haçlı seferinde zapt edilmiş, yağmalanmış, tahrip edilmiştir. Hatta Osmanlılar da daha öncesinde defalarca bu şehri kuşatmıştır.
MERAKLISINA: İstanbul daha öncesinde de sırasıyla Orhan Gazi,1. Bayezid, Musa Çelebi ve 2. Murad dönemlerinde kuşatılmıştır.
Bizans'ın Savunması: Bizanslılar kuşatma öncesinde Haliç'e zincir germiştir. Aynı zamanda grejuva ve surlarla savunma sağlanmaya çalışılmıştır.
Bazı olumsuzluklar: Bizans, Katolik-Ortodoks Kiliselerinin birleşmesinin kabul edilmesinden dolayı ortaya çıkan mezhepsel iç sorunlarla uğraşmaktaydı. Hatta bazı kaynaklar halkın "Konstantinopolis'te Latin serpuşu görmektense Türk sarığı görmeyi tercih ederim!" şeklinde feryat ettiğini, umutsuzluğa kapıldığını belirtir.
O Dönemlerde Osmanlı:1444'te tahtından kendi isteğiyle inen 2. Murad, yine kendi isteğiyle yerini oğlu Mehmed'e bıraktı. Bu taht değişikliği üzerine bir Haçlı ordusu kuruldu ve Osmanlı' ya saldırdı! Bu olay üzerine Sultan Mehmed henüz 12 yaşında olmasına rağmen babasına şu hepimizin duyduğu, tarihi mektubu yolladı: "Baba, eğer padişah siz iseniz geliniz ve ordunun başına geçiniz, yok eğer padişah ben isem size emrediyorum gelip ordunun başına geçiniz." Bu mektup ve devlet adamlarının ricasıyla II. Murad tahta çıktı ve başkomutan olarak yönettiği Varna Muharebesi'ni kazandı. Bu muharebeden sonra devlet adamlarının da öğütleriyle 2. Murad tekrar tahta çıktı, tahttan indirilen veliaht Mehmed ise Manisa'ya gönderildi. Daha sonrasında ise Mehmed, 1451'de babasının ölümü üzerine son defa tahta çıktı.
KUŞATMA: Kuşatmadan önce kentin çevresindeki bazı kaleler ve kasabalar ele geçirilir. Bizans İmparatoru Konstantin, son diplomatik girişim olarak kent dışındaki Rum köylerine ve bu köylerde yaşayan sivillere dokunulmamasını rica eder fakat 2. Mehmed tam tersini yaparak Rum köylerinde rastlanılan köylülerin derhal öldürülmesini emreder! İmparator Konstantin'in ise İstanbul kapılarını kapatmak ve kentteki Türkleri hapsetmek olur.
Osmanlı ordusu, hücumdan önce kentin etrafındaki yerleri yıkar. Topların konuşlanacağı yerleri seçmek için surların en zayıf kesimleri tespit edilir. Galata cephesinde Zağanos Paşa'nın kuvvetleri, surların güney kısmında Anadolu Beylerbeyi İshak Paşa, kuzey kısmında da Rumeli Beylerbeyi Karaca Paşa konuşlanır. St. Romanos ile Adrianopolis kapıları arasındaki merkez cephesinde ise II. Mehmed, yeniçerileriyle birlikte konuşlanır. Bu bölgede Bizans tarafının en zayıf bulduğu surlar bulunmaktadır. En zayıf kesimi tespit eden Osmanlılar, toplarını buna göre 11 Nisan'da konuşlandırır. Üç top Blaherne Sarayı, üç top Piyi (Silivrikapı), iki top Adrianapolis (Edirnekapı), dört top da St. Romanos (Topkapı) Kapısı önüne yerleştirilir. Osmanlıların döktürdüğü en büyük top, başta Kaligaria Kapısı (Eğri Kapı) önüne yerleştirilse de kapı dayanıklı bulunur. ve daha zayıf görülen St. Romanos Kapısı önüne kaydırılır,hatta günümüzdeki "Topkapı" ismi buradan gelmektedir.Topların konuşlanmasından iki gün sonra Osmanlı Donanması Prinkipos'u (Büyükada) ve Antigoni'yi (Burgaz Adası) ele geçirir.
Topların da konuşlanmasından sonra, II. Mehmed veziri Veli Mahmud Paşa'yı İmparator Konstantin'e göndererek şehrin teslimini ister. Konstantin, şehri korumaya yemin ettiğini ancak isterse vergi verebileceğini söyler.12 Nisan 1453'te Osmanlı topçu ateşi başlar. Dönemine göre kuvvetli görülen bu toplar, birçok kaynağa göre büyük gürültü çıkarır ve şehri savunanların moralini bir hayli bozar.
18 Nisan günü Osmanlı merkez ordusunun bulunduğu noktada, Bayrampaşa Deresi taraflarında birinci ve ikinci surlarda gedik açılır ve 2. Mehmed'in emriyle surların önündeki hendek taşlarla, kum torbalarıyla doldurulur.20 Nisan'da ise kaptan Flantanellas'ın komuta ettiği bir Bizans ve üç Ceneviz kalyonundan oluşan yardım filosu İstanbul'a yaklaşır ve Osmanlı bu filoyu durdurmayı başaramaz.
Şehre yapılan hücumların başarısızlığından sonra yardım getiren kalyonların Osmanlı donanmasını yarıp geçmesi üzerine 2. Mehmed, devlet adamlarıyla ve komutanlarla toplantı yaptı. Toplantıda Avrupa devletlerinin yardıma geleceğini tekrarlayan Çandarlı Halil Paşa, kuşatmanın kaldırılmasını ve Bizans'ın 70.000 duka altın vergiye bağlanmasını önerir. Ancak aralarında 2. Mehmed'in eniştesi Zağanos Paşa ile hocası Molla Gürani'nin de bulunduğu diğer kişiler bu öneriye itiraz eder.Buna rağmen toplantıda Haliç'e nasıl girileceği konusunda kimse teklifte bulunamaz. Mehmed tahta geçmeden 14 yıl önce Venedikli komutan Gattamelata, Adige'den Garda Gölü'ne gemilerini karadan götürmüştü. Gemilerin karadan yürütülmesinde bu olayın örnek alındığı tahmin edilmektedir.
İlk olarak Zağanos Paşa'ya Galata ile Konstantinopolis surları arasında kara bağlantısı kurmak için Haliç üzerine köprü kurması emredilir. Fakat bu köprünün Haliç'teki Bizans ve müttefik gemilerine karşı savunmasız olacağı düşünülür. Bunun üzerine II. Mehmed, Diplonsion (Beşiktaş) önlerindeki Osmanlı donanmasının Galata surları önünden kaydırılarak Haliç'e indirilmesini emreder.
Haliç surlarının dövülmesi:
Osmanlı gemilerinin Haliç'teki Bizans karşı taarruzlarını savuşturmasından sonra Galata'da mevzilenen topçular Haliç'teki gemilerle birlikte surları da bombalamaya başladı.
Yeraltı savaşları:
16 Mayıs sabahı Kaligaria Kapısı civarında yeraltından sesler işiten muhafızlar, Osmanlı lağımcılarının tünel kazdığını fark etti ve bunu durdurmak üzere kendileri de bir tünel kazmaya başladı. Kısa süre içerisinde iki tünel buluşunca yeraltı savaşı başladı; Osmanlıların tünelini her ne pahasına olursa olsun yok etmekle görevli Bizans lağımcılarının kasten çıkarttığı yangın kendileriyle beraber Osmanlı lağımcılarının da ölümüne, her iki tünelin de çökmesine sebep oldu.
İmparatora teslim teklifi:
"Şehri sana teslim etme konusuna gelince, bu ne benim ne de başka birinin yapabileceği bir şeydir. Daha açık konuşmak gerekirse, bunun için hepimizi öldürmen gerekiyor. Bu, senatomuzun oy birliğiyle aldığı karardır. Direneceğiz. Bu uğurda ölmeye de hazırız."
--İmparator XI. Konstantinos
Haliç'e indirilen donanma, şehirde başlayan kıtlık, yeraltındaki savaşlar ve surlardan yüksek yürüyen kuleden sonra Osmanlı ordusunun son hücum için hazırlıkları başlamıştı; 23 veya 24 Mayıs günü II. Mehmed, eniştesi İsfendiyaroğlu Kasım Bey'i İmparator Konstantin'e elçi olarak gönderdi.Teslim olmaları halinde Konstantin ve ailesinin arzu ettikleri yere güvenle gidebileceği, halkın canına ve malına dokunulmayacağı, son olarak Paleologos Hanedanı'yla dostane ilişkilerin kurulacağı ancak teslim olmazlarsa imparator ve diğer asillerin öldürüleceği, şehir halkının esir edileceği, orduya yağma için müsaade verileceği belirtiliyordu. İmparator şehri teslim etmeyi reddetti fakat vergi vermeye hazır olduğunu belirtti.
Osmanlı ordusuna duyuruldu; şehrin fethedilmesi halinde bütün askerlerin üç gün boyunca şehri yağmalama hakkına sahip olduğu padişah tarafından ilan edildi. Ayrıca padişah, surların üzerine çıkacak ilk askere ödül vereceğini fakat savaştan kaçanları da idam ettireceğini ilan etmişti; yağma izninin çıkmasından sonra Osmanlı ordusunda şenlikler başladı ve çadırlar, gemiler ışıklandırıldı; şehirdekiler duyacak biçimde tekbir sesleri yükselmekteydi.
"Buradan gitmem mümkün değildir, ya ben şehri zapt ederim yahut şehir beni ölü veya diri olarak zapt eder. Eğer şehirden sulhen çekilirsen sana Aforo'yu ve kardeşlerine diğer eyaletleri vereceğim; bu suretle dost oluruz. Şayet şehre harben girecek olursam eşraf ve ayanını ve seni öldürüp halkını esir edip mallarını yağmalatırım."
--Sultan II. Mehmed
Artık surlar geceleri de bombalanıyordu ve savunmacılara gedikleri kapatmak için fırsat verilmiyordu.
hücum esnasında yeniçeriler hendek önüne kadar gittiler. Pâdişâh bunları orada durdurdu ve okçular ve arkebozcuların yağdırdıkları ok ve arkebozların himayesi altında olarak hücuma sevk etti; yeniçeriler hendeği aşarak sura dayandılar. Yeniçeriler arasında iri yarı Ulubadlı Hasan isminde bir yeniçeri kalkanını sol eli ile başının üzerinde tutarak sağ elinde palası olduğu halde ilk olarak surun üstüne çıktı; bunu gören otuz kadar yeniçeri onu takip ettiler ise de müdafilerin ok ve taşlar ile sekizi öldürüldüler. Ulubadlı Hasan yaralanmasına rağmen diğer arkadaşlarının sura çıkmalarına yardım etti; fakat bunlar da öldürüldü ve Ulubadlı Hasan da büyük bir taşa takılarak surdan aşağı düştü ve yukarıdan atılan ok ve taşlarla şehid oldu. Fakat hücum devam ettiğinden sura çıkanlar çoğaldı ve surun üstünde tutundular. Bunu müteakip topla tahrip edilen yerden yeniçeriler içeri girip birinci surla ikinci sur arasındaki sahayı (Prevolos) işgal ettiler; buradaki müdafileri püskürttüler. İmparator maiyyeti ile Pemton kapısına doğru kaçtı; şiddetle takip olunuyorlardı, Kostantin omuzundan yaralanmış ve yanındaki Kantakuzen maktul düşmüştü; imparatorun kaçtığını ve kendilerine doğru geldiğini gören ikinci sur müdafileri de paniğe tutuldular; rivayete göre bu panik esnasında imparator da düşerek çiğnenip öldü. Dış sur düştükten ve iki sur arasındaki saha (Provolos) temizlendikten sonra müdafaasız kalan iç surlar da alındı. Topkapı içeriden kırıldı ve Türk kuvvetleri bu kapıdan içeri şehre girdiler. Silivri kapısı tarafındaki bir gedikde zorlanarak buradan da şehre girildi; yalnız Giridli gemicilerin müdafaa ettikleri Vasileos (Basil) Leon ve Aleksiyüs burçları alınamadı, bunlar kahramanca döğüştüler; bunların müdafaaları padişaha arzedilerek kendilerinin gemileriyle mallarının serbest bırakılması şartiyle teslim olarak gittiler. Haliç tarafındaki donanma efradı Odun kapısından girdiler.
Topkapı ile Edirnekapı arasından girilerek surlar işgal olunacağı sırada Karaca Paşa kolunda bulunan ve dışarısı ile muhabere etmek üzere evvelden kapatılmış olup Kostantin’in emriyle açılmış olan Kerkaporta (Canbazhane kapısı)’nın açık bulunduğunu anlayan Türk askerlerinin elli kadarı buradan içeri girmişler ve arkalarından iltihak edenlerle kuvvetlenerek o tarafta Karaca Paşa kuvvetlerine karşı müdafaada bulunan Rumlara baskın yaparak bunları kaçırmışlar ve bu suretle bu taraftan da suru işgal etmişler ve Osmanlı sancağını dikmişlerdir.
Yirmi iki yaşında İstanbul’u fethederek tarihte FATİH unvanını almış olan 2. Mehmed, surların işgal edilip askerin şehre girmesinden sonra halk, kadın, çocuk, büyük kiliseye doğru kaçışıyor ve kaçamayanlar esir ediliyorlardı. Askerler, Ayasofya’ya kadar gittiler, kiliseye dolmuş olan halk arasından istedikleri kadar esir aldılar. Fatih sıkı bir muhafaza altında olarak maiyyetinde vezir, ulema ve sair ileri gelen devlet adamlariyle birlikte muhteşem bir alay ile Topkapısından şehre girdi.
https://ttk.gov.tr/istanbulun-fethi/
https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0stanbul%27un_Fethi
https://www.bbc.com/turkce/articles/c4nn7rwwl4ko
Buraya kadar okuyabildiysen, harikasın! Artık bu konu hakkında birsürü güzel şey öğrendin!
Elif Görücü 9C
Ellerine sağlik
YanıtlaSilTeşekkürlerr
Sil